Eğer dünyada iken cenneti görmek istiyorsanız Londra parkları şehrin hemen her yerinde sizleri bekliyor. Elinizden fındık yiyen sincaplar, etrafta dolaşan tilki ve geyikler, yanınıza gelip ekmek atmanızı bekleyen ördekler, yemyeşil çimenler, birbirinden renkli ağaçlar, bot ile dolaşabileceğiniz göletler, kiralayabileceğiniz bisikletler ve daha bir çok yapabileceğiniz aktivite bu parklarda.
En İyi Londra Parkları
Londra’nın %47 si yeşillik alan ve %60’ı herkese açık. 8 milyondan fazla ağaç olan ve bazılarının 100-2000 arasında yaşı olduğu şehirde yeşil alanlara büyük önem veriliyor. Gittiğiniz her bölgede küçük büyük parklara rastlayabilirsiniz. Bu yazımda size Londra’da görmek isteyeceğiniz en iyi parkları tanıtmaya çalışacağım.
Hyde Park
Londra’da ana büyük girişi Hyde Park Corner metro istasyonunun yakınında bulunan, şehirde yaşayanların uğrak yeri olan bu park 4000 den fazla ağaç, bir göl ve gül bahçelerini barındırıyor.
Park çok büyük olduğundan Hyde Park Corner haricinde; Knightsbridge, Queensway,
Lancaster Gate ya da Marble Arch metro istasyonlarından indikten sonra yürüyerek parkın farklı girişlerine ulaşmanız mümkün.
Yukarıdaki resim Mark Leary ‘e aittir.
Hyde Park, 1536 yılında VIII.Henry tarafından kurulmuş ve ilk zamanlar avcılık sahası olarak kullanılmış. 1637 yılında halka açılmış ve hızla halk arasında popüler olmuş. Kraliçe Caroline zamanında çeşitli iyileştirmeler yapılmış ve bu dönemde burada bazı düellolar gerçekleşmiş.
Serbest konuşma ve gösteriler 19 yüzyıldan beri burada bir gelenek haline gelmiş. Çeşitli tartışmalar ve serbest konuşmalar Speaker’s Corner adı altında düzenli olarak Hyde Park’ın köşesinde yapılmakta. Bu konuşmalar yasalara aykırı içerikte olmadığı müddetçe polis tarafından engellenmiyor.
Eğer Noel zamanı şehre gelmişseniz parkın içinde kurulan ve devasa bir alana yayılan, adeta bir panayır görünümündeki Winter Wonderland‘ı kaçırmayın. Bu etkinlikle ilgili daha detaylı bilgiyi Londra’da Noel Etkinlikleri yazımda bulabilirsiniz.
05.00 – 00.00 saatleri arasında açık olan park içinde; restoran, kafe, yüzme havuzu, atçılık, tenis kortları, Serpentine’de bot binme, çocuk oyun bahçeleri gibi farklı mekan ve oyun alanları bulabilirsiniz.
Hyde Park haritasını bu bağlantıdan indirebilirsiniz
St James’s Park
58 dönümlük geniş bir alana yayılmış, Londra’nın kalbinde Westminister’da bulunan şehrin bu en eski parkı, her sene birçok geçit töreni ve ulusal kutlama etkinliklerine ev sahipliği yapmakta.
Bulunduğu yer bir zamanlar Tyborn nehrinin aktığı bataklık olan St James’s Parkı, 13. yüzyılda bu bölgede St James the Less anısına ithaf edilerek kurulmuş olan bir cüzzam hastanesinden ismini almakta.
1532 yılında VIII.Henry tarafından parkın bulunduğu bataklık bölgesi satın alınmış ve St James’s sarayını burada inşa ettirmiş. I. James’in 1603 yılında tahta geldikten sonra onun emriyle parkın düzenlenmesi ve egzotik hayvanların, deve, timsah, fil ve egzotik kuşların parkta tutulması sağlanmış.
II.Charles zamanında park üzerinde büyük değişiklikler yapılmış ve halka açılmış. Bu dönemde, eski kanal göle dönüştürülmüş ve park bundan sonra bugünkü görünümüne dönüşmeye başlamış.
1664 yılında Rus Büyükelçisinin hediye ettiği pelikanlar daha sonra onların burada doğal ortamda yaşamasına sebep olmuş. Her gün 14.30 – 15.00 saatleri arasında Duck Island Cottage’da beslenme saatlerinde rahatça izleyebilirsiniz bu şirin hayvanları.
Eskiden saray olan Parlamento Binası, St James Sarayı ve Buckingham Sarayı ile çevrelenmiş olan St James’s Parkını her gün sabah 5’den gece yarısına kadar ziyaret edebilirsiniz.
St James Park haritasını bu bağlantıdan indirebilirsiniz
Regent’s Park
Londra’da eğitim gördüğüm dil okulunun Regent’s Üniversitesine bağlı olması ve ayrıca bu üniversitenin Regent’s parkın kenarında olması nedeniyle bu parka Londra’dayken sık sık gelme imkanı buluyordum. Parka en kolay Baker Street ya da Regent’s Park metro istasyonlarından ulaşabiliyorsunuz.
Yeri çok merkezi olması nedeniyle Londra’nın pek çok önemli noktasına yakın. Madame Tussauds ve Sherlock Holmes Müzelerine, Baker Street istasyonundan indikten sonra parka gitmeden önce uğrayabilirsiniz. Bir diğer önemli nokta olan Londra Merkez Cami parkın yakınında yer alıyor.
410 dönümlük geniş bir alana yayılmış olan, jewel in the crown – taçtaki mücevher olarak bilinen Regent’s Parkta; çeşitli bahçeler, balıkçıl kuşlarının üreme bölgesi olan bir göl, botla gezinti yerleri, spor alanları, hayvanat bahçesi, çocuk bahçeleri gibi bulabilecekleriniz epey fazla sayıda.
Parkın olduğu alan VIII. Henry zamanında Marylebone Parkı olarak biliniyormuş ve kralın avlanma bölgesi olarak kullanılıyomuş. Bu durum 1649’a kadar devam etmiş ve daha sonra küçük saman ve süt işletmelerinin kullanımına bırakılmış.
1811 yılından başlayarak Prens Regent (daha sonra Kral IV. George olmuş) mimar John Nash’ı parkın düzenlemelerini yapması için görevlendirmiş. Bunun üzerine Nash parkın dizaynını yaparak bugün gördüğümüz hale getirilmesine büyük katkı sağlamış.
Londra parkları içinde mutlaka görülmesi gerekenlerden biri olan Regent’s parkı her gün 05.00 – 19.00 saatleri arasında gezebilirsiniz.
Regent’s Park haritasını bu bağlantıdan indirebilirsiniz
Richmond Park
Geniş otlak alanları, asırlık ağaçlar, geyik sürüleri, yarasalar, yüzlerce çeşit kuş, kelebek, böcek ve örümcek türleri ile içinde kısmen Afrika safari bölgesine gelmiş hissine kapılabileceğiniz 2500 dönümlük bir alana yayılmış Londra parkları içinde ikinci en büyük park olan Richmond parkı, şehrin merkezinden sadece bir metro yolculuğu uzaklığında sizi bekliyor.
17. yüzyılda I. Charles tarafından geyik avı için kurulmuş olan bu park, günümüzde yaban hayatı korumak adına İngiltere içinde ve uluslararası alanda büyük önem taşımaktadır.
Günümüzde parkta 600’den fazla geyik bulunmakta. 1637 yılından beri parkta yer alan ve serbestçe dolaşan geyikler park tarihinde önemli bir rol oynamışlar ve aynı zamanda peyzajının oluşmasını sağlamışlar.
Richmond Park haritasını bu bağlantıdan indirebilirsiniz
Greenwich Park
En iyi Londra parkları içinde sayabileceğimiz diğer bir park Greenwich bölgesinde sizi bekliyor. Greenwich sade parkı için değil renkli sokakları, kapalı pazarı, müzeleri, thames nehir manzaraları ve daha görebileceğiniz pek çok yeri ile Londra’da yaşayanların en az ayda bir kere gelmek isteyebileceği bir yer.
Greenwich parkı 183 dönümlük arazisi ile Londra şehrine bakan etkileyici manzaralı bir tepede yer almakta.
Kral VIII.Henry’nin doğum yeri olan Greenwich’de onun iki kızı da dünyaya gözlerini açmış. 1600’lerin başında Fransız stilinde parka dikilen birçok ağaçtan bazıları günümüze kadar gelmiş. I.James, parkı karısı olan Kraliçe Anne’e vermiş ve Kraliçe daha sonra Inigo Jones’u bugün Queen’s House olarak bilinen evi tasarlaması için görevlendirmiş.
Greenwich’i dünyaca ünlü yapan gözlemevine, park içinde görünen yüksek tepeye tırmanarak ulaşabilirsiniz. Buradan geçen sanal meridyen çizgisi, dünyanın başlangıç meridyeni olan Boylam Sıfır(0° 0 ‘0 ”) noktasını temsil ediyor.
1884 yılında Washington’da yapılan Uluslararası Meridyen Konferansında yapılan oylama sonucunda Greenwich 0 meridyeni olarak kabul edilmiş ve böylece GMT (Greenwich Mean Time-Greenwich saati) dünyada kullanılan uluslararası zaman dilimi olarak belirlenmiş.
Greenwich park haritasını bu bağlantıdan indirebilirsiniz